Hepimiz biliyoruz ki Türkiye mobilya sektörü son yıllarda müthiş bir atılım yaptı. İhracat rekorları kırıyoruz, birbirinden güzel tasarımlar ortaya çıkıyor. Bu başarının vitrini olan İstanbul Mobilya Fuarı (Eski adıyla İSMOB yeni adıyla IFF) da Avrasya'nın en büyüğü. Ama gelin dürüst olalım, dünya çapındaki en baba 10 fuar arasına bir türlü giremiyoruz. Ne Avrupa'da nede dünya genelinde istediğimiz imajı veremedik. Neden mi? İşte biraz dedikodu, biraz analiz:
IFF'nin Artıları ve Eksileri Neler?
İstanbul Mobilya Fuarı , gerçekten de devasa bir organizasyon. Katılımcı sayısı, çeşit çeşit ürünler, kalabalık ziyaretçi akını... Bunlar harika! Ama ilk 10'a girmek için daha fazlası lazım:
- Tanınırlık Meselesi: İstanbul Mobilya Fuarı , Türkiye ve çevre ülkelerde çok iyi tanınıyor ama dünya arenasında aynı etkiyi yaratamıyor. Mesela Milano Mobilya Fuarı dendiğinde herkesin gözünde bir imaj canlanıyor. İstanbul Mobilya Fuarı için de böyle bir algı yaratmamız gerekiyor. Daha havalı, daha "olmazsa olmaz" bir imaj...
- Tasarım ve Yenilikçilik: Fuarda çok güzel mobilyalar var ama "vay be!" dedirten, akılda kalan tasarımların sayısı biraz az gibi. Dünyanın en iyi fuarlarında, geleceğin trendlerini belirleyen, sınırları zorlayan tasarımlar sergileniyor. Bizim de bu konuda daha iddialı olmamız lazım. Burada sadece IFF Organizasyonu kadar katılımcı firmalara da sorumluluk düşüyor. Dünyaca ünlü tasarımcılar ve iç mimarlar ile model geliştirme, ürün tasarımı üzerine daha çok çalışıp tasarımcıların gücünü mobilyaya ve markaya daha çok yansıtmaları gerekiyor.
- Ziyaretçi Kalitesi: Fuar kalabalık ama asıl mesele, doğru kişilerin orada olması. Yani alım gücü yüksek alıcılar, dünyaca ünlü tasarımcılar, mimarlar... Onları İstanbul Mobilya Fuarı'na çekmek için özel çaba göstermeliyiz. Sadece gezmek için gelenlerin çokluğu değil, iş bağlantıları kuran profesyonellerin varlığı önemli.
- Organizasyon ve Altyapı: Fuar alanının konumu, ulaşım kolaylığı, konaklama imkanları, fuar içindeki düzenlemeler... Bunların hepsi çok önemli detaylar. Ziyaretçilerin ve katılımcıların rahat etmesi, her şeyin tıkır tıkır işlemesi gerekiyor. Ufak tefek aksaklıklar bile büyük resmi etkileyebiliyor.
- Rakip Çok Güçlü: Milano, Köln, High Point... Bu fuarların hepsi devler liginde. Yılların tecrübesi, güçlü markaları, geniş uluslararası ağları var. Onlarla rekabet etmek kolay değil.
Peki, Ne Yapmalıyız?
İşte can alıcı nokta! İstanbul Mobilya Fuarı'nı dünya zirvesine taşımak için birkaç sihirli dokunuşa ihtiyacımız var:
- Daha Çok Reklam, Daha Çok PR: Fuarı uluslararası medyada daha çok göstermeliyiz. Moda dergilerinde, tasarım bloglarında, sektör yayınlarında... Her yerde İstanbul Mobilya Fuarı 'nın adının geçmesi lazım. Sosyal medyayı da aktif kullanmalıyız. Influencer'larla işbirlikleri yapabiliriz.
- Tasarım Yarışmaları ve Etkinlikler: Genç tasarımcıları desteklemek, yeni fikirleri teşvik etmek çok önemli. Fuar içinde özel tasarım alanları oluşturabiliriz. Dünyaca ünlü tasarımcıları davet edip konferanslar, atölye çalışmaları düzenleyebiliriz.
- VIP Ziyaretçi Programları: Önemli alıcılar, tasarımcılar ve mimarlar için özel programlar hazırlamalıyız. Onlara özel davetler, konaklama imkanları, networking etkinlikleri sunmalıyız. Kendilerini özel hissetmelerini sağlamalıyız.
- Altyapıyı Geliştirmeliyiz: Fuar alanının daha modern, daha kullanışlı olması gerekiyor. Ulaşım sorunlarını çözmeliyiz. Konaklama seçeneklerini artırmalıyız. Ziyaretçilere sunulan hizmetlerin kalitesini yükseltmeliyiz.
- Uluslararası İşbirlikleri: Dünyanın önde gelen fuarlarıyla, sektör kuruluşlarıyla işbirliği yapabiliriz. Ortak etkinlikler düzenleyebiliriz. Bilgi ve deneyim paylaşımında bulunabiliriz.
- Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme: Çevre dostu ürünleri teşvik etmeliyiz. Fuarın dijital platformlarda daha etkin bir şekilde tanıtımını yapmalıyız. Sanal fuar uygulamaları, online kataloglar gibi yenilikler sunmalıyız.
Özet olarak dijital dünyayı daha etkili ve verimli kullanmalı ve içerik olarak da tanıtımlarda sunduğu vaadlerin içini doldurabilmeli.
Sonuç olarak, İstanbul Mobilya Fuarı çok büyük bir potansiyele sahip. Biraz daha cesur, biraz daha yaratıcı, biraz daha profesyonel adımlarla, bu fuarın dünya çapında ilk 10'a girmesi ve Türkiye mobilya sektörünün hak ettiği değeri görmesi mümkün. Unutmayalım, hayaller büyük olmalı!