Türkiye'de ekonomik krizler yeni değil; 99 krizini gençlik yıllarımda bizzat yaşamış biri olarak krizlerin geçici olduğuna ve her zaman fırsatları içinde barındırdığına inanırım. Fakat bugün, özellikle mobilya sektöründe geleceğe dair öngörülerim çok daha temkinli ve maalesef biraz daha karamsar.
2009 yılında Masko Mobilya Kenti’nin web sitesini yönetmeye başladığımda, mobilya sektörünün dijitalleşme serüvenine ilk adımı atmıştım. Bugün ise Cen Medya olarak sektörün dijital yüzünde, küçük büyük demeden pek çok mobilya firmasına hizmet vererek 16 yılı geride bıraktık. Mobilya sektörünün dijital ajansı olmanın verdiği sorumluluk ve deneyimle sektörün dününü, bugününü ve yarınını detaylı bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.
Bu gözlemler ışığında rahatlıkla söyleyebilirim ki, 2025 yılı mobilya sektörü için oldukça çetin geçecek ve görünen o ki 2026 yılı, mevcut ekonomik şartların iyileşmemesi halinde daha da zorlu bir sürece dönüşecek.
Bugün Türkiye, yüksek enflasyon baskısı altında. Düşük döviz kurları ve aşırı değerli Türk lirası, mobilya sektörü açısından dış pazarlarda rekabet edilebilirliği zorlaştırdı. Özellikle Balkanlar ve Orta Doğu pazarlarında ürün ve iş gücü maliyetlerimiz artık rakip ülkelere göre daha yüksek. Döviz bazında maaşlar her ne kadar yüksek görünse de, alım gücü açısından baktığımızda gerçek çok farklı; tüketicinin cebindeki para giderek değerini kaybediyor.
Eski Ekonomi Bakanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci’nin faiz oranlarıyla ilgili son dönemde yaptığı açıklama, içinde bulunduğumuz ekonomik durumun çarpıcı bir itirafı niteliğinde. Zeybekci'nin "Faizlerin bu kadar yüksek olduğu dönemde işletme sermayesine ihtiyaç duymuyor ve param varsa onu faize yatırırım" sözleri, piyasalardaki nakit sıkışıklığını ve finansmana erişimin zorlaştığını açıkça ortaya koyuyor.
Mobilya sektöründe, daralan iç piyasa ve küçülen dış pazarlar özellikle ofis mobilyası alanında çok ciddi etkiler yarattı. Firmaların birçoğu kâr marjlarını sıfırlamış durumda veya zararına faaliyetlerini sürdürmeye çalışıyor. Maalesef bazı firmalar, herhangi bir hamle yapmadan ekonomik koşulların kendi kendine düzelmesini bekleyerek adeta fırtınada motoru kapatmış gemiler gibi dalgaların insafına kalmış durumda.
Ancak bu koşullar altında atılması gereken adımlar çok açık: Dalgalı denizlerde motorları tam güçle çalıştırmalı ve gemiyi doğru rotaya yönlendirmeliyiz. Bugün doğru rota, dijital dönüşüme daha fazla yatırım yapmak, sosyal medyayı etkin kullanmak ve dijital pazarlama faaliyetlerini artırmaktır. Giderleri elbette azaltmalıyız ama burada sosyal medya ve dijital reklamları tasarruf kalemlerinin dışında tutmak kritik önem taşıyor. TV, gazete ve basılı dergi reklamları gibi yüksek maliyetli ve geri dönüşü sınırlı olan kanalları azaltarak bütçeyi dijital platformlara yönlendirmek gerekiyor. Elektrik, yakıt, ısınma ve yemek giderlerinde iş akışını olumsuz etkilemeyecek şekilde verimli tasarruf planları yaparak, dijital dünyada daha güçlü adımlar atmalıyız.
Mobilya sektörü 2025 yılında zor günler yaşayacak ve muhtemelen 2026 yılında bu durum daha da ağırlaşacak. Ancak krizlerin aynı zamanda büyük fırsatlar sunduğunu unutmayalım. Önemli olan kriz yönetimini doğru yapmak ve fırsatları zamanında değerlendirmektir.
Napolyon bugün yaşasaydı, eminim ki "Para, Para, Para" yerine "Reklam, Reklam, Reklam" diye seslenirdi. Şimdi reklam yapma, içerik oluşturma ve dijitalleşme zamanı. Gemimizi sağlam tutup, rotamızı dijitale çevirmekten başka çaremiz yok.