Avrupa Birliği’nde yürürlüğe giren Eko Tasarım Yönetmeliği, mobilya sektöründe köklü bir dönüşüm başlatıyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, tamir edilebilirlik, izlenebilirlik ve geri dönüştürülebilirlik, artık ihracatın olmazsa olmaz kriterleri arasında yer alıyor. Türk mobilya sektörü, bu standartlara uyum sağlamadığı takdirde AB pazarında ciddi kayıplar yaşama riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Türkiye, Küresel Oyuncular Arasında
Son 25 yılda üretim, tasarım, markalaşma ve ihracat alanlarında önemli bir gelişim gösteren Türk mobilya sektörü, bugün:
- 12 milyar dolarlık üretim hacmine,
- 8 milyar dolara yaklaşan ihracat değerine,
- Ve %80 yerlilik oranıyla dış ticaret fazlası veren sürdürülebilir bir yapıya ulaştı.
Dünya mobilya ihracat sıralamasında ilk 10 ülke arasında yer alan Türkiye, tüm mobilya kategorilerinde üretim yapabilen sayılı ülkelerden biri konumunda. Türkiye'nin dünya mobilya ihracatındaki payı, binde 8’den %2,1’e yükselmiş durumda.
Eko Tasarımla Yeni Bir Standart Geliyor
AB’nin hayata geçirdiği yönetmelik, yalnızca ürünün estetik veya fonksiyonel özelliklerini değil, çevresel etkisini de odağa alıyor. Bu kapsamda:
- Mobilyaların kolayca tamir edilebilmesi,
- Malzeme ve üretim süreçlerinin izlenebilir olması,
- Geri dönüşüme uygun tasarım ilkeleri taşıması,
ihracat sürecinin yeni normları haline geliyor.
Uyum Sağlamayan Kaybedebilir
Türkiye mobilya sektörü için AB pazarı stratejik öneme sahip. Bu pazarda varlığını sürdürebilmek için sektörün eko tasarım standartlarına hızla uyum sağlaması gerekiyor. Aksi halde, bu güçlü üretim ve ihracat yapısının rekabet avantajı zayıflayabilir.
Sektörün Gücü Verilerle Ortada
- Türkiye, dünyada tüm mobilya kategorilerinde üretim yapan 4 ülkeden biri
- Bileşik dış ticaret fazlası: 40 milyar dolar
- İmalat sanayinde faaliyet gösteren her 10 markadan biri mobilya sektörüne ait
Tüm bu başarıya rağmen, sürdürülebilir büyüme için yeni dönemde çevreye duyarlı üretim yaklaşımı kritik bir rol oynayacak.
